Scroll to top

Ekonomi Yönetiminde Değişiklikler

Ekonomi Yönetiminde Değişiklikler
10 Kasım 2020

Geçtiğimiz Cumartesi gecesi yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile TCMB Başkanı’nın görevine son verildi ve yerine eski Maliye Bakanı ve hâlihazırda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Başkanı olarak görev yapmakta olan Naci Ağbal getirildi. Kararnamede sürpriz kararla ilgili bir gerekçe belirtilmezken çeşitli kaynaklara dayandırılan haberlerde değişimin gerekçesi olarak TL’deki değer kaybı ve politika adımlarından sonuç alınamaması gösterildi. Hatırlatmak gerekirse Nisan 2016’da Erdem Başçı’nın yerine atanan bir önceki başkan Murat Çetinkaya da Temmuz 2019’da görevden alınarak makamını Murat Uysal’a devretmişti. O dönem değişimin gerekçesi 2018 Ağustos’unda yaşanan kur şokunun ardından Eylül 2018’de %24.0’e çıkartılan politika faizinin Temmuz ayına kadar indirilmemiş olmasıydı. Nitekim göreve geldikten sonra Murat Uysal ilk toplantıda politika faizini %24.0’ten %19.75’e indirmiş ve kademeli indirimlerle politika faizi Mayıs 2020’de %8.25’e gerilemiştir.  Ancak salgın sonrası ekonomik belirsizlik, enflasyondaki artış, Türkiye’nin risk priminin artması, yabancı sermaye çıkışları ve TCMB rezervlerinin önemli ölçüde azalması TCMB’yi bir faiz artışına itmiş ve geçtiğimiz Eylül ayında politika faizi %10.25’e yükselmiştir. TCMB Ekim ayında bir politika faizi artışına gitmemiş,  bankacılık sistemini fonladığı diğer bir faiz olan %11.75 seviyesindeki  gecelik borç verme faizine de dokunmamış ancak bunun bir üst seviyesindeki Geç Likidite Penceresi gecelik faiz oranını %13.25’ten %14.75’e yükseltmiştir. TCMB’nin çeşitli vadelerle bu kanallardan verdiği likiditenin ağırlıklı ortalama maliyeti bugün %14.0’ün üzerindedir.

Kur volatilitesinin durulmamış olması, enflasyonun artmaya devam etmesi ve dış kırılganlığın halen yüksek olması nedeniyle TCMB’nin bu örtülü faiz artışını bir kenara bırakıp fiyat ve finansal istikrarı tesis etmek için doğrudan bir faiz artışı yapmasını gerektiğini çeşitli yorumlarımızda belirtmiştik. Başkan değişimi haberi öncesinde de genel beklentimiz ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin kademeli bir şekilde artması ve TCMB’nin 19 Kasım’da gerçekleşecek bir sonraki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında %10.25’lik politika faizini 600 baz puan arttırması yönündeydi. Kararın ardından kurun aşağı seyri bir faiz arttırım sinyali olarak algılanıyor ancak kur seviyesindeki düşüş 600 baz puandan daha düşük bir faiz artışı getirebilir.

TCMB’nin bağımsızlığına, kararlarının siyasi etkiden arınmış olmasının önemine ve bu açıdan TCMB başkanlarının görev süreleri dolmadan görevden alınmalarının sakıncalarına inanmakla birlikte para politikasının etkin olmaktan uzak işleyişinin durdurulması gerektiğini de düşünüyoruz. Sayın Naci Ağbal Maliye Bakanlığı döneminden piyasanın ve reel sektörün yakından tanıdığı ve güvendiği bir isim. TCMB Başkanı ilk açıklamasını yazılı olarak TCMB’nin web sitesinden yaptı ve para politikasında, şeffaflık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde iletişimin güçlendirileceğini belirtti. Ayrıca 19 Kasım 2020 tarihinde yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına kadar mevcut durum ve beklentiler gözden geçirilerek gerekli politika kararlarının alınacağını belirtti. Naci Ağbal’ın para politikası kararlarını siyasi iradeden bağımsız almayacağı henüz bilinmemekle birlikte para politikasında yanlış kararlar nedeniyle oluşan hasarı tamir edip etmeme konusunda piyasanın şans vereceği bir isim. Bu serbestlik mümkün olabilirse ekonomi yönetiminin sıcak bakmadığı faiz artışları geçici olarak etkin bir para politikası yönetimi için kullanılacak, enflasyonla mücadelede başarı sağlandığında faizler kademeli bir şekilde indirilebilecektir. Bu yüzden 19 Kasım PPK toplantısı büyük önem taşıyor. Bu toplantıda TCMB’nin daha anlaşılır, sadeleştirilmiş, piyasaya güven veren bir para politikası duruşu benimsemesi, Naci Ağbal’ın piyasa ile iletişimi kuvvetli tutacak bir yaklaşım sergilemesi kurdaki volatilitenin kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarının sağlanması için hayati olacaktır. 

Haftasonu gerçekleşen bir diğer önemli olay Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası oldu. Berat Albayrak istifasına gerekçe olarak sağlık sorunlarını gösterse de Naci Ağbal’ın TCMB’ye atanması dolayısıyla yaşanan bir huzursuzluk olduğu görüşü hakim. İstifa metninde bir detaya yer verilmediği ve ardından konu ile ilgili resmi bir açıklama yapılmadığı için istifanın nedenini kesin olarak bilemiyoruz. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada istifası kabul edilen Berat Albayrak’ın yerine Hazine ve Maliye Bakanı olarak daha önce Kalkınma Bakanı olarak görev yapan Lütfi Elvan atandı. Lütfi Elvan bugün yazılı bir açıklama ile piyasalara güven veren bir ifadelerde bulundu. Açıklamada Sayın Bakan ekonomi politikalarının esasının büyüme ve istihdamı arttırma amacıyla uluslararası normlara uygun, şeffaf, öngörülebilir, hesap verebilir politikaların tasarımı ve uygulanmasının sağlanması olduğunu belirtti. Kurala dayalı ekonomi, kurumların güçlendirilmesi gerekliliği, enflasyonla mücadele sürecine maliye politikasının desteği, mali disiplini koruma ve kamu finansmanının kalitesini arttırmanın önemine değindi. Vergi düzenlemeleri ile ilgili olaraksa mevzuatta öngörülebilirliğin arttırılması için adımların atılacağını belirtti ki geçtiğimiz dönemde sıklıkla değişen vergi düzenlemelerini göz önünde bulundurduğumuzda bu konuda öngörülebilirliğin arttırılması tüm ekonomik kesimlerin karar verme süreçlerini rahatlatacaktır. Bunlara ek olarak Bakan Bey’in vurgu yaptığı mikro reformları içeren piyasa dostu bir dönüşüm programına odaklanılması söylemi de önemli. Önümüzdeki dönemde bu söylemleri destekleyici icraatların hayata geçirilmesi ekonomiye olan güveni tesis etme konusunda atılmış önemli adımlar olacaktır. Piyasa her iki isme de önemli bir kredi vermiş gibi görünüyor. Kur tepe noktası olan 8.54’ün üzerinden 8.10’lara kadar geriledi. CDS spreadi ise 500 puanın altına geriledi. Bu düşüşün kalıcı olması ve hatta devam etmesi uygulanacak politikaların sürdürülebilir, serbest piyasa mekanizmasına uygun ve kurumların bağımsızlığını zedelemeyecek şekilde tasarlanmasına bağlı olacak.

Related posts